Bilim

ABD’de yaşayanların çoğunun tadını bile bilmediği meyve: Frenk üzümü ve ilginç hikayesi

İlginç bir şekilde, pek çok Amerikalı frenk üzümü lezzetini hiç tatmadı. Frenk üzümü (Ribes nigrum), Kuzey Avrupa ve Asya’ya özgü yaprak döken çalılar üzerinde yetişen küçük mor meyvelerdir. C vitamini açısından zengindir ve güçlü tadı, çiğ olarak yenildiğinde veya pişirildiğinde de aynı derecede lezzetlidir. Günümüzde pek çok Avrupa mutfağının vazgeçilmezi olan frenk üzümü, reçellerden alkollü içeceklere kadar birçok farklı ürün çeşidi ile market raflarında yerini alır.

Frenk üzümü, aynı zamanda şekerleme ve içecekler için varsayılan “mor” aromadır, bu nedenle birçok Avrupalı turist ABD’de ilk şekerleme paketlerini veya mor içeceklerini açtıklarında kafa karışıklığı yaşarlar.

Frenk üzümü bitkileri ABD’ye özgü olmasa da, bir zamanlar özellikle New York Eyaleti’ndeki meyve çiftçilerinin favorisiydi. 19. yüzyılın sonlarında yaklaşık 3.000 hektar alanın siyah frenk üzümü ve onunla yakından ilişkili beyaz frenk üzümü ve bektaşi üzümü ekimine ayrıldığı tahmin ediliyor.

Kereste endüstrisi ve frenk üzümü

Ancak, ABD kereste endüstrisi için gerekli olan çok önemli çam ormanlarına bir mantarın saldırmaya başlamasıyla beraber büyük bir sorun ortaya çıktı ve suçlu olarak Ribes çalıları gösterildi.

Beyaz çam kabarcıklı pas, Cronartium ribicola mantarından kaynaklanır ve bu, çam ağaçları için kötü bir haberdir. Mantarın, yaşam döngüsünü tamamlamak için hem frenk üzümü ya da bektaşi üzümü çalılarına hem de çam ağacına bulaşması gerekir, bu nedenle bahçıvanların bu bitkilerin yakın çevrede yetiştirilmesi konusunda endişelenmesi mantıklı görülebilir.

Ağaç sektörünün işçilerinin geçim kaynaklarını korumaya yönelik çağrılarının teşvik ettiği federal hükümet, kararlı bir şekilde eyleme geçti ve 1900’lü yılların başında Tarım Bakanlığı, 1912 tarihli Bitki Karantina Yasası kapsamında kendisine verilen yetkilerle, frenk üzümü ve benzeri bitkilerin yetiştirilmesini yasaklamaya başladı.

Kesin bir tarih belirlemek zor ama birçok kaynak, büyük frenk üzümü yasağının başladığı yıl olarak 1911’i gösteriyor. Bildiğimiz şey, 1920’li ve 30’lu yıllardan kalma birçok hükümet belgesinin, kabarcıklı pasın yayılmasını kontrol altına alma çabalarından ve yasaklardan bahsettiği ve bilim insanlarının aynı zamanda bitkileri yok etmenin yollarını araştırdıkları.

20. yüzyılın ortalarında hastalığa dayanıklı çeşitlerin geliştirilmeye başlanmasıyla frenk üzümü sevenler için işler iyiye gitmeye başladı. Ancak çam ağaçlarına yönelik tehditle ilgili korkular o zamana kadar insanların hafızasında uzun bir süredir yerleşmişti ve ayrıca çoğu tüketicinin siyah frenk üzümünü tatmadığı ve bu nedenle yeniden piyasaya sürülmesi için büyük bir talepte bulunmadığı da başka bir gerçekti. 1966’da hükümet bazı eyaletlerin yasağı kaldırmasına izin verdi, ancak genel anlamda ilerleme yavaş bir şekilde gerçekleşiyordu.

Günümüzde siyah frenk üzümü ürünleri ABD pazarına giriyor, bu yüzden onları bulmak imkansız değil. Ancak okyanusun iki tarafında bazen aynı ada bile sahip olabilen mor ürünlerin tatlarının farklı olmasının sebebi 100 yılı aşkın bir süre önce yürürlüğe konulan bir yasakta yatıyor.

Başa dön tuşu